Senin dilin ne acaba??

Elbet benim gibi yabancı dilden nefret edenleriniz vardır. İsmini duyar duymaz içi kötü olanlar... Bana soracak olursanız  bir şeyi sevmememizin en büyük nedeni onu bize sevdirecek birinin olmaması. Bu kişi bir öğretmen olabilir, bir sevgili veya bir arkadaş  belki de aşık olduğumuz bir şehir... Çünkü biz ancak bize herhangi bir şeyi sevdirecek bir şey ile karşılaştığımızda ona karşı düşüncelerimizi değiştirebiliyoruz.
 Size şimdi herkes gibi diyebilirdim teknoloji bu kadar gelişmişken, uluslararası etkileşim bu kadar artmışken gidin kursa yazılın ya da yabancı ülkeye gidin hemen farklı bir dil öğrenin diye. Yani herkesin bana söylediği ve her yerde okuduğum cümleleri. Ama çok iyi biliyorum ki bunlar sizi yaklaştırmak yerine daha da uzaklaştıracaktır dil öğrenmeye (tıpkı bir zamanlar beni uzaklaştırdığı gibi).
Peki ben az da olsa sevmeye nasıl başladım bu gudubet dil öğrenme işini??? Aslında bakarsanız bunun tek sorumlusu İSMEK. Evet evet yanlış duymadınız hani o duyunca "Iyy İsmek mi!!" denilen güzel şehrimin güzel kurumu. Üstelik bir de bedavaaaaa ;))). Neyse daha fazla geyiğe vurmadan konumuza dönecek olursak umutsuzca yazıldığım, başlarım bir iki hafta sonra gitmem kursa kesin hoca kötüdür diye düşünerek başladığım Almanca kursumla birlikte dil öğrenmeye bakış açım tamamıyla değişti. Aslında fikrimi değiştiren İSMEK değil, Almanca hocamın kendisi (tatlı mı tatlı dobra mı dobra Canan hocacığım) oldu.
Canan hocamın bir sözü benim durumumu (ve tabiki benim gibi olan milyonlarca kişinin durumunu) o kadar iyi özetliyordu ki : Her insanın dili farklıdır. Belki duyanlar vardır aranızda bunu ama eminim ki hiç daha önceden (benim gibi) duymayanlar da var şuan. Ve o duymayanlar şimdi düşününce aaa doğru diyecekler, belki de bu sözü bahane olarak kabul edip bunun üstüne yatacaklar bundan sonra :). Biraz gayret olmadan başarıyı nasıl elde edebiliriz ki! Çalış bi hele bakalım ama olmuyor mu, öğrenemiyor musun Almanca'yı, İngilizce'yi, Fransızca'yı falan demekki senin dilin değil bu çabaladığın. Tabi ben bunu söyledikten sonra başlangıç seviyesinde de dili bırakmayın, orta seviyeyi falan bi görün hele dimi :).  Mesela ben Canan hocamla tanışmadan önce herkesin dediği gibi Almanca ne kadar zor bir dil diyordum (lisedeki Almanca hocamın da nefret ettirmesiyle). Ama öğrenmeye başladıkça, sevmeye başladıkça anladım ki hiçte öyle değilmiş. Bi zorluğu falan yokki kaç yıl kendimi boşu boşuna kasmışım Almanca zor da zor diyerek! Aksine Türkçe'den İngilizce'den gramer olarak çok daha kolay bir dil. Biliyorsunuz ki Türkçe dünyanın en zor dillerinden biri. "Hadi canım, Türkçe mi zor, neresi zor be mis gibi dilimizin" demeyin şimdi, ben de öyle diyordum hep bu yaşıma kadar ama Almanca'yı öğrenmeye çalışırken Türkçe'nin ne kadar zor bir dil olduğunu bizzat yaşadım. 
Ben kendi dilimi buldum (ve İngilizce benim dilim kesinlikle değil). Sizde deneyin usanmadan. Belki İngilizce değil, Almanca değil ama elbet sizin diliniz de sizi bekliyor öğrenmeniz için. Kendi dilinizi bulduğunuzda ise anlayacaksınız ki dil öğrenmek çok ama çokkkk zevklii :)
Resim

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İstanbulluya En Yakın Tatil Cenneti : AĞVA

Benim Küçük Karadeniz'im : Bolu