Selda Çelik

O kadar uzun süredir iş hayatından dolayı doya doya gezemiyorum ki ! Gitmek istediğim, görmek istediğim o kadar çok yer varken oysa... Özellikle hepimizin uğraştığı bu Pandemi süreci biraz daha düşünmemi sağladı ve bu yıl Temmuz'dan beri başladım tekrar gezmelere ben de 😀  2020 Kurban Bayramı'nda evde tek oturmaktansa Bla Bla'dan araç ayarlayarak gittim Marmaris'e.  Bir anda gittim ama. Çarşamba günü öğleden sonra ayarladım aracı ve işten eve geldim, bir saat içinde çıktım yola. Plansız yapılan gezilere daha bir bitiyorum gerçekten, çok daha güzel oluyor plansız her şey 😍. Peki ne yaptım, nerede kaldım, nerelere gittim?  Korona durumlarından dolayı daha az kalabalık olacağı düşüncesiyle Datça taraflarındaydım. Özel araçla gezmediğim için minibüsle , otobüsle nasıl gidebilirsiniz  bunları anlatacağım ben size 😇 

Bolu, Bolu ve yine Bolu. Senelerdir delicesine gitmek istediğim nadir yerlerden. Veeee sonunda adımımı atabildim buralara.  Şuanda oraları çok çok güzel kar kaplasa ve karlı halini henüz canlı görememiş olsam da Ekim sonu yani tam da istediğim dönemde oradaydım. Doğanın yeşili, sarısı, turuncusu, kızılı aklınıza gelecek her rengi görebileceğiniz anı.  Ve biliyor musunuz en ufak bir hayal kırıklığına uğramadım. Tam da hayallerimdeki gibi, tam da senelerdir aşkla baktığım fotoğraflardaki gibi 😍 Kamp için olsun, gezmek için olsun, stres atmak için olsun yani her şey için rahatlıkla gidebileceğiniz bir yer. İstanbul ve Ankara'ya yakın olması günübirlik gitmek isteyenler için bile büyük bir avantaj.  Karadeniz'e gitmek istiyorsunuz ancak zaman, masraf, uzaklık gibi sebeplerden gidemiyorsanız Bolu sizin için en güzel gidebileceğiniz yer her anlamda. Her mevsim ayrı güzel, ayrı bir albenisi var. En güzel zamanı ne zaman derseniz eğer, ne kadar her zaman güzel de olsa bence en

Ne diziydi ama! Ali öğretmen, Nazar , Cabbar Ağa ve daha bir sürü karakter.  Daha küçüktüm bu diziye deli gibi bağlı olduğum zamanlar. Cabbar Ağa'nın "Nazarrr" diye bir deyişi vardı aklımızdan hala çıkmayan.  İşte bu güzelim dizinin çekildiği yer Cumalıkızık.

Merhabalarrrr 🙋 Yalnız çokkkk uzun zamandır yazmadığımı farkettim. Artık bir düzene sokmak lazım dimi sayfayı 😇 Neler yaptım bunca zamandır peki? İşe girdim, başladım haldır haldır çalışmaya. Tabi kendini geliştir, işe odaklan, özel hayat derken bazı şeyleri aksattım. Blog sayfam gibi 😔 Yalnız hayatımda iyi bir şey de oldu : Senelerdir hayal ettiğim gezip görme hayalimi gerçekleştirmeye başladım. İlk gittiğim yer ise Polonezköy. İstanbul'da yaşayınca illa gezmek için, orman havası almak için taaa öte berilere, şehir dışlarına gitmeye gerek yok aslında.  O kadar güzel yerler var ki gidip gezebileceğimiz ! Bunlardan biri de Polonezköy. Benim gibi özel aracınız yoksa ve ben nasıl gideceğim diye düşünüyorsanız  burası için bu düşünceyi kafanızdan atmanız gerekiyor baştan diyim 😎 Çünküüüü illa özel araç olmasına gerek yok Polonezköy'ün havasını solumak için, İETT ile de gidebiliyorsunuz 💚

İstanbul'da yaşayalım ya da yaşamayalım, hepimizi resimleriyle etkileyen bir yer. Eminim ki benim gibi Ağva'ya gitmek için can atanlardansındır. Özellikle son birkaç yıldır Ağva'nın çok fazla reklamı yapılıyor dizilerde, filmlerde. Bu nedenle de gidilmesi gereken yerler arasında yerini aldı bile çoktan çoğu kişi tarafından. Herkes Ağva diyip duruyor da nerede burası, bu kadar cazip kılan özelliği ne! Eskiden aileler kız çocuklarına sel bölgesi, değersiz topraklar diye bedavaya veriyormuş burayı (tabii nereden bilecekler şimdilerde bu kadar değerleneceğini).  Bir sürüüü uygarlık yaşamış bizim bu cennetimizde; Hititler mi dersiniz, Bizans mı Osmanlı mı!Aklınıza gelebilecek tarihte büyük rol oynamış uygarlıkların yaşam yerlerinden birisi olmuş.

Evet arkadaşlar biliyorum, son sınıftasınız ve ne yapmalıyım diye kara kara düşünüyorsunuz. Önünüzde üç seçenek var tamtamına: - ALES ve YDS kasıp yüksek lisansa başlamak - KPSS çalışıp devlete  girmek - Özelde iş arama Kafamda deli sorular?? Bunlardan hangisine odaklancam ben şimdi!!  Hemen ilk önce o aklımızı yiyip bitiren kara bulutları uzaklaştıralım bakıyım yoksa bu kararsızlık devam edecek ve bu hiç iyiye işaret değil ;)

Uzun bir aradan sonra blog yazılarıma devam edebiliyorum arkadaşlar. Dördüncü sınıf olmam ve kurslar, tez, sınavlardan dolayı kaç aydır hiç giremedim bloga. Amaaa okul bittiğine göre artık yazabilirim yazılarımı :))). Bu kadar uğraşmışken uzun bir aradan sonraki ilk yazımda bitirme tezinden bahsetmek istiyorum. Daha doğrusu tez konum değil tez nasıl yazılır gibi ufak tefek birkaç şeyden. Öncelikle her üniversitenin kendine göre bir taslağı var, poster şu şekilde olacak, tez bu şekilde olacak diye. O taslağa zaten bakmalısınız ve ona göre yapmalısınız yoksa düzeltmeye verilir teziniz hadi bakalım uğraş bi dahaa :( . Bunun olmaması için peki nelere dikkat etmeliyiz? Öncelikle bizim okuldaki gibi tez öncesinde Tasarım Projesi tarzı bir dersiniz varsa bu dersinizde yaptığınız projenin raporunu yazarken okulunuzun tez formatında  yazarsanız eliniz alışmış olur ve tezini hazırlarken yazım konusunda sıkıntı çekmezsiniz. Ben proje dersimin raporunu (rapor deyip geçmemek lazım, tez gibi giri